-
1 yan hakemi
linesman, lineman -
2 yan
1. subst und adj Seite f; MIL Flanke f; Profil n; MATH Glied n (einer Gleichung); Seiten- (Tür); Neben- (Ausgang, Satz); sekundär (z.B. Ziel);öte yandan andererseits;yan bakış scheele(r) Blick;yan bakmak scheel blicken; etwas im Schilde führen;-de yan basmak sich täuschen in D;yan çizmek sich drücken vor D;yan etki MED Nebenwirkung f;yan iş Nebenbeschäftigung f;yan gelir Nebenverdienst m;yan gelmek schwelgen, in Freuden leben;yan gözle mit scheelem Blick;yan hakemi SPORT Linienrichter m;yan ödeme Zulage f (zum Gehalt);yan sanayi Zulieferindustrie f;yan sokak Seitenstraße f;yan yan von der Seite, schief, scheel;yan yana nebeneinander;yan yatmak sich krümmen, sich neigen, sich zur Seite neigen;-in yanı sıra (zusammen) mit D; neben D; parallel zu2. postpos -den yana wegen G; für A;benden yana meinetwegen;… bir yana abgesehen von D;bu yana hierher, auf diese Seite;-den bu yana von … bis jetzt;-den yana çıkmak zu jemandem halten;-den yana olmak für jemanden sein; sich einsetzen für;yanımdan git! geh weg von mir!;-in yanında olmak (dabei) haben: saatiniz yanınızda mı? haben Sie Ihre Uhr bei sich?;yanına bırakmamak (oder komamak) nicht ungestraft lassen;bunu yanına koymam das werde ich ihm nie vergessen;yanına kalmak straflos ausgehen2. Ortssubstantiv -in yanına neben A; zu A; an A heran;yanında neben D; bei D;yanından von D weg; von D her; weg von D;(onun) yanına oturduk wir setzten uns neben ihn -
3 боковой судья
yan hakemi -
4 боковой
yan(sıfat)* * *yan; yan °боково́й карма́н — yan cep
боково́й судья — спорт. yan hakemi
боковая ли́ния — спорт. taç çizgisi
вбра́сывание из-за боково́й линии — спорт. taç atma
-
5 linesman
yan hakemi, çizgi hakemi; lineman -
6 linesman
n. hat teknisyeni, yan hakem, çizgi hakemi* * *1. hat işçisi 2. yan hakem* * *noun (in sport, a judge or umpire at a boundary line.) yan hakem -
7 lineman
n. hat teknisyeni, yan hakem, çizgi hakemi* * *hat işçisi
См. также в других словарях:
hakem — is., Ar. ḥakem 1) Tarafların aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için yetkili olarak seçtikleri ve üzerinde anlaştıkları kişi 2) Belirli bir konudan iyi anlayan kimse 3) Seçme ve karar verme yetkisi bulunan kimse 4) sp. Karşılaşmaları, yarışmaları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çizgi — is. 1) Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril Bu kâğıda üç çizgi çekti. Ö. Seyfettin 2) Yüz ve vücut hatlarının her biri Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu. O. Rifat 3) mat. Bir noktanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük